KONSANTRASYON
Salı, Kasım 20, 2012
Galatasaray, sıradan bir Şampiyonlar Ligi maçına çıkmayacak yarın. Bir yüzleşme, bir yeniden doğuş, belki de bugüne kadar olan hiçbir şeyin, bir tesadüften ibaret olmadığını göstermek için sahaya çıkacak. Oynanacak maç, Manchester'la 19 yıl sonra karşılaşmaktan, Arif'in golüyle ilgili esprilerden ibaret değil. Ortada çok farklı bir durum var. Galatasaray, yarın neden orada olduğunu, neden Avrupa'da başarı kazanan tek takım olduğunu kanıtlamak için, kısacası ''neden Galatasaray'' olduğunu göstermek için oynayacak.
''Her maçın bir hikâyesi vardır...'' derler. 90 dakikaya anlam yüklemek kolay iş değildir. Bugün, tribünde Galatasaray'ı soluyan taraftarların büyük kısmı, Arif Manchester filelerini havalandırırken ya kundakta bebeydi, ya da babalarının kucağında bir bebek tevazusuyla o gole seviniyordu. İçinde bulunduğumuz jenerasyon, o yılların hikâyeleriyle büyüdü. Tıpkı benim de içinde bulunduğum kesim ise, Kopenhag'da kupa kaldırılırken muhtemelen bu hikâyelerden bi' haberdi. İşte, 19 yıl sonra bugün. Manchester'ın İstanbul'a gelişini bu kadar anlamlı kılan yegâne değer bu yaşayamamışlık duygusu. Kulüpler, parayla dönen fakat sevdayla ayakta kalan kurumlardır, renk uğruna ne yapıldıysa sevdadandır. Zaferler ise işte bu ''kutsal bağ'' ile kazanılır. Hikâyeler, en güzel sözcüklerle ağızdan ağıza dönmeye devam eder fakat, yaşamayan hiçbir zaman bilemez. Yarın benim gibi milyonlarca Galatasaray taraftarı, abilerinden yıllar boyu duyduğu hikâyeyi canlı canlı yaşayacak belki de. Yani zafere ortak olacak. Yönetim-futbolcu-taraftar diye dilden dile dolaşan o kutsal bağın bir parçası olduğunu iliklerine kadar hissedecek. Tribün şovları, bir yana, en büyük hareket sevdanın tek ses oluşu olacak yarın. Yani konu Galatasaray olacak, gerisi ise teferruat.
Olayın duygusal yönü bir tarafa, sahada kazanmanın yolu konsantrasyondan geçecek yarın. Kadrolar açıklandığında aklı başında olan bir çok insanın yaşadığı korku, Manchester belki de tam kadro gelseydi akıllarının ucundan bile geçmeyecekti. Zira rehavet, güç farkından çok daha etkili bir faktör. Evet, Manchester gruptan çıkmayı garantilemiş, as kadrosundan bir çok oyuncuyu da dinlenmeye çekmiş olabilir. Fakat, en sıradan oyuncuya dahi Manchester forması giydirirseniz, sahadaki duruşu bile değişecektir. Kaldı ki, yedek olarak bahsettiğimiz oyuncular; Valencia, Young, Chicharito, Wellbeck ve Anderson'un toplam değeri 108.5 milyon € ediyor. Elbette rakamlar, düdük çalar çalmaz bir yana bırakılacak, kazanmayı hak eden kazanacak fakat bu saydığımız futbolcuların her biri Türkiye'ye adım atsa, havaalanında karşılayacak olan bizler, yedek sıfatını yapıştırıp geçemeyiz bu adamları. Kaldı ki, bu yedekler Chelsea'ya karşı Lig Kupası'nda son anda 5-4 mağlup olmuş, nasıl kazanıldığını bilen, Sir Alex Ferguson'ın forma şansı verdiği adamlar. Galatasaray, Manchester'ı mağlup etmesini istiyorsa, önce soyunma odasına konsantrasyon, rehaveti mağlup etmelidir.
Son olarak. Galatasaraylı abilerime, kardeşlerime, 7'sinden 77'sine herkese söylemek istediğim bir kaç şey var yarına (bugüne) dair. Yarın, tribünü dolduracak on binlerce insanın sıradan bir 90 dakika için değil, yazılacak bir tarihe ortak olması için orada olduğunu bilmesi gerekiyor. Futbol bu ya, takım mağlup olabilir, en kötü senaryo ortaya çıkabilir. Üzerinizde sarı-kırmızı olduğu sürece, Hasnunlar'ın, Metinler'in, Alpaslanlar'ın mirasını temsilen orada olduğunuzun farkında olun. Maç sahada oynanır, son söz tribünde söylenir.Sizin de, sahaya çıkacak tüm aslanların da son sözü Galatasaray olsun. Allah yardımcınız olsun.
''Her maçın bir hikâyesi vardır...'' derler. 90 dakikaya anlam yüklemek kolay iş değildir. Bugün, tribünde Galatasaray'ı soluyan taraftarların büyük kısmı, Arif Manchester filelerini havalandırırken ya kundakta bebeydi, ya da babalarının kucağında bir bebek tevazusuyla o gole seviniyordu. İçinde bulunduğumuz jenerasyon, o yılların hikâyeleriyle büyüdü. Tıpkı benim de içinde bulunduğum kesim ise, Kopenhag'da kupa kaldırılırken muhtemelen bu hikâyelerden bi' haberdi. İşte, 19 yıl sonra bugün. Manchester'ın İstanbul'a gelişini bu kadar anlamlı kılan yegâne değer bu yaşayamamışlık duygusu. Kulüpler, parayla dönen fakat sevdayla ayakta kalan kurumlardır, renk uğruna ne yapıldıysa sevdadandır. Zaferler ise işte bu ''kutsal bağ'' ile kazanılır. Hikâyeler, en güzel sözcüklerle ağızdan ağıza dönmeye devam eder fakat, yaşamayan hiçbir zaman bilemez. Yarın benim gibi milyonlarca Galatasaray taraftarı, abilerinden yıllar boyu duyduğu hikâyeyi canlı canlı yaşayacak belki de. Yani zafere ortak olacak. Yönetim-futbolcu-taraftar diye dilden dile dolaşan o kutsal bağın bir parçası olduğunu iliklerine kadar hissedecek. Tribün şovları, bir yana, en büyük hareket sevdanın tek ses oluşu olacak yarın. Yani konu Galatasaray olacak, gerisi ise teferruat.
Olayın duygusal yönü bir tarafa, sahada kazanmanın yolu konsantrasyondan geçecek yarın. Kadrolar açıklandığında aklı başında olan bir çok insanın yaşadığı korku, Manchester belki de tam kadro gelseydi akıllarının ucundan bile geçmeyecekti. Zira rehavet, güç farkından çok daha etkili bir faktör. Evet, Manchester gruptan çıkmayı garantilemiş, as kadrosundan bir çok oyuncuyu da dinlenmeye çekmiş olabilir. Fakat, en sıradan oyuncuya dahi Manchester forması giydirirseniz, sahadaki duruşu bile değişecektir. Kaldı ki, yedek olarak bahsettiğimiz oyuncular; Valencia, Young, Chicharito, Wellbeck ve Anderson'un toplam değeri 108.5 milyon € ediyor. Elbette rakamlar, düdük çalar çalmaz bir yana bırakılacak, kazanmayı hak eden kazanacak fakat bu saydığımız futbolcuların her biri Türkiye'ye adım atsa, havaalanında karşılayacak olan bizler, yedek sıfatını yapıştırıp geçemeyiz bu adamları. Kaldı ki, bu yedekler Chelsea'ya karşı Lig Kupası'nda son anda 5-4 mağlup olmuş, nasıl kazanıldığını bilen, Sir Alex Ferguson'ın forma şansı verdiği adamlar. Galatasaray, Manchester'ı mağlup etmesini istiyorsa, önce soyunma odasına konsantrasyon, rehaveti mağlup etmelidir.
Son olarak. Galatasaraylı abilerime, kardeşlerime, 7'sinden 77'sine herkese söylemek istediğim bir kaç şey var yarına (bugüne) dair. Yarın, tribünü dolduracak on binlerce insanın sıradan bir 90 dakika için değil, yazılacak bir tarihe ortak olması için orada olduğunu bilmesi gerekiyor. Futbol bu ya, takım mağlup olabilir, en kötü senaryo ortaya çıkabilir. Üzerinizde sarı-kırmızı olduğu sürece, Hasnunlar'ın, Metinler'in, Alpaslanlar'ın mirasını temsilen orada olduğunuzun farkında olun. Maç sahada oynanır, son söz tribünde söylenir.Sizin de, sahaya çıkacak tüm aslanların da son sözü Galatasaray olsun. Allah yardımcınız olsun.
Etiketler:
Galatasaray,
Manchester United
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Yorum Gönder