Transfer döneminin başından beri yönetimi en çok zorlayan iki isimden biriydi Baros.Oyuncu almak ayrı bir dert olsa da yönetim elimizdeki yüksek maaşlı oyuncuları çıkaramadığımızdan iç transferde daha zor günler geçiriyordu.

Takımdaki dengeleri sarsmamak için bir çok oyuncuyu veto eden Fatih Terim, içerde da maaşlara sınır getirerek futbolcular arasındaki farkı en aza indirdi.Bu fark ne kadar azalsa da, maaş bütçesi düzenlense de taraftarın ve yönetimin kafasında iki isim vardı.Aldığı maaşın karşılığını veremeyen Riera ve Baros.Riera başka bir yazı konusu olsa da onu da belirtmek lazım.Baros'u ne kadar sevsek de bu işe sevgiyi, duyguyu karıştırmadan profesyonelce düşünmek lazım.Geldiği sezon lige mükemmel bir giriş yaparak taraftarın gönlünde taht kuran Baros, o taht kurduğu gönüllerde son 2 sezondur hayal kırıklığı yaratıyor.

En iyi döneminde 2 sezon önce Kadıköy'de oynanan Fenerbahçe maçında Emre ile girdiği mücadele sonunda sakatlanan Çek yıldız maalesef bir türlü düzelemedi.Bu sakatlık sonrasında kendini toparlayamadı.Stili gereği mücadeleye giren, fizikli yani Drogba, İbrahimovic vb gibi bir oyuncu olmasa da sakatlık sonrası o fırsatçı Baros'dan eser kalmadı.Gollerini, presini rakip defansın belalısı olan Baros'u özler olduk.İkili mücadelelere girmekten kaçınan, çekinen bir Baros geldi.Değişmeyen tek şey itirazları, elleri oldu.Ara ara bu itirazlara, ellere ne kadar sinirlensek de kendi adıma konuşayım Baros'u hala çok seviyorum.Attığı golleri bir kenara bırakırsak Ali Sami Yen'de soyunma odasının kapısını alması, kırılan korner bayrağının yenisini koşarak getirmesi ve bunun gibi aklıma gelmeyen aslında konuşulmayan ama taraftarın sevgisini kazanan çok hareketi oldu Baros'un.Son olarak şehit ailelerine yaptığı yardımın gizli kalmasını istemesi ama bunu basına sızdıran menajerini kovmasıyla da adam gibi adam sıfatını hakeden bir oyuncu Baros.Geçtiğimiz sezon Bursaspor maçında attığı gol ile şampiyonluğa giden yolda yaptığı önemli katkıyı gözardı etmemek lazım.

Bu sene transfer döneminde merak edilen olaylardan biriydi Baros'un durumu.Gitti, gidiyor, gidecek derken transfer döneminin son günlerine geldiğimizde Şampiyonlar Ligi'ne verilen listede Baros'un olması şüphesiz onu da şaşırtmıştır.Gönül isterki ansızın o eski Baros gelsin Umut, Elmander, Burak arasından sıyrılsın ve formayı kapsın.Şampiyonlar Ligi'nde gollerini sıralamaya devam etsin.Bunu en çok biz isteriz.Ama bakıyoruz ki ismi Şampiyonlar Ligi listesine verilen forvetimiz yarın oynayacağımız Antalyaspor maçının 18 kişilik kadrosuna alınmıyor bile.Burası da ayrı bir soru işareti.Eğer sırf isim olsun diye Şampiyonlar Ligi'ne gönderilen listeye yazıldıysa bu durumda komik bir olay.Ya oyuncuyu cüzi bir miktara satarasın en azından maaşından kurtulursun ya da elinde tutuyorsan, Şampiyonlar Ligi'ne yazıyorsan ligde 1-2 maç forma şansı vererek ritmini yakalamaya çalıştırırsın.En azından yedeğe çekebilirsin.

Şu an için Baros'un da kafası en az bizim kadar karışıktır.Forvette bu kadar alternatif arasında anca o eski Baros forma şansı bulabilir.O da bunun için çok çalışmalı.Önümüzdeki sezon sözleşmesi bitecek olan Baros için bu sezon son şans.O da bizimle birlikte eski şanlı günlerine döner umarım.Ama her ne olursa olsun hafızalarımızda her zaman Milan "King" Baros olarak kalacaktır.